Maç öncesinde Galatasaray taraftarının büyük kısmı skorun farklı biteceği düşüncesini taşıyordu.Az biraz tereddütümüzde olsa bizde aynı şeyleri düşünüyorduk.
Nitekim öyle oldu. İlk yarının ortalarında Galatasaray'ın paz yüzdesi 86'ydı.
Maçın tamamınıda büyük olasılıkla bu oranın az altında tamamladı. 1. haftaya göre bazı değişiklikler gözümüze çarptı.
Hafta içindeki uefa maçı düşünülerek bazı oyuncularımız yedek soyundu. Rijkard'ın futbolcu ayrımı yapmayıp herekese şans vermesi, oyuncuları kazanma prensibi alkış topladı.
Mustafa'nın biraz daha geride oynatılması, Aydın'ın oyuna alınması ve farklı göreve itilmesi bunlara birer örnek.
Rikaard hafta içi maçımız neden pazar günü oynanmıyor şeklinde sorular sormuştu. Bu sorulara cevap alamayınca zorunlu olarak yedek kadroyla sahaya çıktı.
Kötüde olmadı. Belki biraz daha şova yönelik oyun izleyebilirdik ama bunada sağlık.
Basın ve taraftar Elano'nun maçın kadrosuna alınmasını bekliyordu.
Rijkaard bizi şaşırttı. En azından kadroya alınıp, oynatılmaması daha anlamlı olurdu.
Keita'nı performansı
Keita'nın hangi stil oyuncu olduğunu oynadığı 1-2 maçla görmüş olduk. Bu stilde başarılı olup, olamayacağını zaman belirleyecek.
İlk hafta ki Antep maçında Keita pek olumlu işler yapamadı. O maaça göre oldukça iyidi.Top kontrolü üst düzeydeydi. Penaltı pozisyonunu yaptırması ve son golün atılmasındaki çabası onu olumlu yapan etkenler arasındadır. Topla fazla oynama zaafiyeti ise devam ediyor.
Arda Turan her zaman ki gibi fazlasıyla takımına katkı sağladı. Bazı futolcular vardır. Kolay pozisyonda pası emen verir veya şutu hemen çeker gol atar. Ne yazık ki Arda'da o özellik yok. Arda şut pozisyonlarında dahi pas vermeyi adet edinmiş.
Bazen taraftar saç baş yolmuyor değil.
Denizlispor takımına gelince;
Denizli'yi şanssız görenlerdenim. İlk iki haftada İstanbul takımlarıyla oynaması büyük talihsizlik.
Bundan sonraki haftalarda Denizli mutlaka toparlanacaktır.
İyisiyle kötüsüyle 1 maç daha geride kaldı.
Işık var diyoruz..
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder