Son terör olaylarından sonra ne spor konuşmak ne de yazmak içimden gelmedi. Yaşananlar karşısından devamlı sustum. Süreci okudum, izledim, dinledim...
Öyle bir medyamız var ki TSK'dan önce Kuzey Irak'a soktular Orduyu. Öyle insanlarımız var ki twitter ve diğer sosyal paylaşım sitelerinde adeta bir birleriyle yarış haldeler. Futbol takımlarının logoları, mankenlerin resimleri profilleri süslerken gerçeğe dönüş yapılarak profiller değişmiş. Öyle adamlar tanıyorum ki askerde nöbete gitmemek için hastayım numarası yapan. Onlar bile vatanı iki satırla kurtarmış. Memleket, vatan sevdasından bi haber olanlar Osman Öztunç'u, Mustafa Yıldızdoğan'ı, Esat Kabaklı'yı belki de ilk kez dinledi. Bunları paylaştılar, yoruma döktüler. Hatta bazı vatan sevdalıları Mehmetçiğin kuzey Irak'a 6 km girmesi ile bile dalga geçti. Onlar için altı kilometre Zeytinburnu'ndan Bakırköy'e kızlara laf atarak yürüme anlamını içerdiği için elbette az gelir. Nerden bilirler Askerin 2500 rakımlı tepelerde, rüzgarla, soğukla ve teröristle boğuşarak ilerlediğini.
Geçen sene tam bugün Hakkari Şemdinli-Tekeli Taburunda son gecemi geçiriyordum. 12 aylık Şemdinli görevinde 12 şehit vermiştik. Diyeceğim şu ki; Kimse askerin yerine renkten renge girmesin.
Bu ülkenin bordo klavyeli elemanlara ihtiyacı yok.
Caresizlik icindeyiz... Elimizdende birsey gelmez. Ya sokaklarda protesto ya da sosyal mediada video paylasiriz. Caresizlik... Ne yapmali en buyuk sorun budur.
YanıtlaSil