11 Ağustos 2009 Salı

Maça gitme hayali ve hayallleri yıkanlar


Ali hayatında ilk defa maça gidecektir.
Tabi acemi olduğu için maç biletinin nereden alınacağını bilmez.
Maç günü statta satarlar düşüncesiyle davranır.
Maç günü gelir çatar.
Hemen statın önünde bilet gişesi görür.
Heyecanla koşar. Yaklaşır ve a4 kağıt üzerine yazılmış, "Biletler tükenmiştir" yazısını okur.
Oysa ki Ali hayatında ilk defa maça gidecekti.
Üzgün bir şekilde eve dönmeye karar verir.
Bir kaç adım atar ve " bilet var, bilet var" sesleri duyar.
Ali şaşırır.
"Gişede bilet yoktu, bunlarda nasıl olur" diye düşünmeye başlar.
Bizim saf Ali karaborsacılardan habersizdir.
Ali aynı zamanda öğrencidir. Bir öğrenci kendi imkanlarıyla senede bir kaç kere maça gidebiliyor. Bizim Ali bir müddet okula giderken minibüse binmek yerine yürümüş.
Minibüse vereceği paralı biriktirip maça gitme hayalleri kurmuş.
Ali karaborsacıya 35 lira para uzatır ve eski açık bileti ister.
Karaborsacı güler.
Bu paraya bilet olmaz der. Ali'den 60 lira ister.
Ali'de 50 lira vardır. Bilet almakta kararlı davranır.
50 liraya olur mu diye sorar.
Hayır cevabını alır.
Ali ikinci kez yıkılır. Evine döner.
Tribün hayalleri burada noktalır.
***
Klüpler Endüstriyel futbola teslim olmuş.
Taraftarlar ise beleşçi, kurnaz tribün anlayışına bürünmüş.
Bir tribüncünün fazla bilet alıp veya klüpten bedava bilet alıp bunu sermayeye çevirmesi endüstriyel futbola katkı değil midir?
Beşiktaş taraftarının, Galatasaray taraftarının ve Fenerbahçe taraftarının bir ara Başkanlarını protesto etmesinin gayesi sizce neydi?
Artık taraftar grupları endüstriyel futbol istemiyoruz diye bağırmasın.
Aksine ultrAs kuralları okuyup görevlerini yapsınlar.
Daha çok saf Ali var meydanda..

1 yorum :